Erdemli, Genç, Bilgili ve Zengin

IMAGE_060

Erdemli, genç, bilgili ve zengin

Erdem Genç eğlenerek servet kazanmanın sırrını çözmüş, “hobilerini paraya dönüştürmeyi başarmış” yeni nesil bir girişimci. 27 yaşında ve üç şirketin sahibi

Ne zengin aileleri vardı onların, ne de yola çıkarken sırtlarını dayayabilecekleri etkin çevreler. Yine de yaratıcı güçleri, yetenekleri ve isabetli öngörüleriyle sadece kendi emeklerine dayanarak yirmili yaşlarda patron olmayı başardılar. Dünyayı çok iyi takip ediyor, her gün yeni iş fikirlerinin peşinden koşuyor ve insanın kendini yaşam boyu geliştirmesi gerektiğine inanıyorlar. Patron havasında değiller, takım elbise giymiyorlar, çoğunun makam odası bile yok. Çalışanlarıyla aynı takımın oyuncuları olduklarına inandıkları için onlarla aynı odayı paylaşıyorlar. Bütün vakitlerini iş almıyor. Hayatı ıskalamamaya azami gayret gösteriyorlar. Kurdukları dernekte, bardan çıkmayanlar olduğu gibi camiden çıkmayanlar da var. Yaşam tarzlarındaki farklılıkları birbirleriyle iş yapmalarında ve iş dışında birlikte eğlenmelerinde engel olarak görmüyorlar. İş dünyasında “değişmeyen tek şey değişimdir” ilkesine bağlı yeni dinamik aktörler çoğalıyor.

O, eğlenerek para kazanmanın sırrını çözmüş biri. Kendi deyimiyle “hobilerini paraya dönüştürmeyi başarmış” yeni nesil bir girişimci. Erdem Genç 27 yaşında olmasına rağmen üç şirketin kurucu ortağı. Yalnızca bu mu, o aynı zamanda rock müzik yapan SoulShred ve Karma grubunun solisti, ödüllü bir fotoğrafçı ve genç bir yazar.

– Girişimcilik öykünüz nasıl başladı?

Üniversitede bir rock kulübünde çalışıyordum. Partiler, konserler, organizasyonlar düzenliyorduk. Yapılan organizasyonlarda en çok çalışan ben ve birkaç arkadaşım oluyorduk, para ise kulübe gidiyordu. Sonra biz bu etkinliklerden para kazanmak istedik. Ben M3 diye bir isim uydurdum, o zaman şirket falan yoktu. Sonra bu isim üzerinden partiler düzenledik. Wellcome parti, 80’ler partisi vs. Bu etkinlikler büyüyerek devam etti. Çok ünlü gruplarla konserler yaptık. M3 elli üniversiteli arkadaşımla çalıştığım bir yapı haline gelmişti. En son 2005’te açıkhava bir konser düzenlemek istedim. Biletler satılmadı, yağmur yağdı ve organizasyon battı, feci bir zarara girdim. Ondan sonra konser, parti organizasyonu yapmayı bıraktım. Kurumsal işlere yöneldim. Şirketlere yönelik organizasyonlar yaptım. M3 büyüdü, arkasından Üniaktivite geldi.

-Şirketlerinizden bahsedelim biraz. Şu anda üç şirketiniz var. Neler yapıyorsunuz, anlatır mısınız?

M3 Works’le kurumsal organizasyonlar yapıyoruz. Şirketlere yönelik takım çalışması ve motivasyon eğitimleri veriyoruz. Bugüne kadar 250 şirketle 500’ün üzerinde etkinlik gerçekleştirdik. Üniaktivite; 100 bin üniversite öğrencisi ve 2000 öğrenci kulübünün yer aldığı bir ‘üniversite medyası’ ve ‘sosyal iletişim ağı’, aynı zamanda üniversitelerle markaları buluşturarak gençlik pazarlamasıyla ilgili aktiviteler uygulayan, planlayan bir pazarlama-iletişim danışmanlık şirketi. Bir de Park kitap isimli bir yayınevim var.

– Yayınevi kurma fikri nasıl gelişti?

Üç yıl önce ilk öykü kitabım Debut çıktı. Kitap küçük bir yayınevinden pek de uygun olmayan şartlarda çıkmasına rağmen, ben ve arkadaşlarım internet üzerinden ciddi bir pazarlama stratejisi izledik ve bu, kitabın hatırı sayılır bir okur kitlesine ulaşmasını sağladı. Ulusal medyadan birçok gazetecinin dikkatini çekmeyi başardık ve kitap birçok gazete ve dergiye haber oldu. Sonra bu işi yapabildiğimizi anladım, yazmayı seviyordum ve bir yayınevim neden olmasın dedim. Bu işten çok iyi anlayan bir arkadaşla anlaştım ve Park Kitap’ı açtım. Şimdi başında o arkadaş duruyor ve her şeyiyle o ilgileniyor ben sadece sermayeyi koydum.

-Neler yapıyorsunuz Park Kitapta?

Park kitap yeni bir oluşum, üç aylık bir yayınevi ama şimdiden kârdayız. Şu an yayınlanmış beş kitabımız var, beş kitap da yolda. Park kitap çatısı altında yazı, şiir ve öykü atölyeleri düzenliyoruz. Biz burada kendi yazarlarımızı yetiştiriyoruz. Atölyelere devam eden öğrenciler belli bir seviyeye geldikten sonra yazdıkları öyküleri basıyoruz. Şu ana kadar devam eden üç yüz öğrencimiz var ve atölye çalışması bittiğinde bu öğrencilerin yazdığı öykülerden bazılarını kitap olarak basacağız.

-Mühendislikten farklı bir alana yönelmeye nasıl karar verdiniz?

Üniversite döneminde yaptığım makine mühendisliği stajları beni bu alanlara yönlendirdi. Staj süresi boyunca mesaiye yetişebilmek için sabah altıda çıktığım eve trafik yoksa akşam sekiz buçukta dönebiliyordum, gün içinde bana kalan yalnızca birkaç saat oluyordu. Bu işi yaparsam kız arkadaşıma, aileme ve hobilerime dilediğim gibi zaman ayıramayacağımı fark ettim ve ‘Böyle bir hayat istemiyorum’ dedim. Sonra ne istediğime karar verdim ve peşinden gittim. İlk başta çok fazla cereme çekiyorsunuz. İlk iki-üç yıl zor çok geçiyor, uğraşıyorsunuz, işiniz tuttuktan sonra herkes mutlu. O yüzden herkese tavsiyem o baştaki ceremelerden korkmasınlar. Birçok arkadaşım bir iki denediler olmayınca bıraktılar.

Babamın dükkânında yetiştim

– Yetiştirilme tarzınızın bugünkü başarılarınızda etkisi var mıdır? Nasıl bir çocukluk geçirdiniz?

Çok oyuncağı olan bir çocuktum. O yüzden böyle eğlenceli şeyleri seviyorum ve hâlâ da çok oyuncağım var. Ofisimdeki masanın üzeri oyuncak dolu. Ailem bir yere kadar destekledi de desteklemedi de, ikisi arasında bocaladılar. Babam Harbiye’de bakkal, annem de ev hanımıydı. Harbiye olunca sıradan bir mahalle bakkalından daha farklıydı. Akşama kadar profesöründen ayyaşına bir sürü tip geliyordu. Ben ilkokuldan beri kasada durdum. Bu bana ticaretin öğrenilmesi ile ilgili önemli katkılar sağladı. Dokuz yaşındayken babam dükkânı bana bırakıp giderdi. Küçük yaştan bu yana hem çalışmaya hem herkesle konuşmaya hem de her türlü insanı tanımaya çalıştım.

-Okul yıllarında neler yaptınız?

İlkokulda fotokopi bir çevre dergisi çıkardım arkadaşlarımla, ortaokulda 8-D postası adlı okul gazetesinin editörlüğünü yaptım. Lise yıllarında yasal izinlerini almayı unutarak çıkardığım Metal Monster adlı rock müzik dergisi yüzünden hakkımda dava açıldı. Bu sırada Şebek ve Köprüaltı dergilerinde yazıyordum. Daha sonra izin işini halledip 2004’e kadar Metal Monster’ı çıkarmaya devam ettim. Ayrıca kapanana kadar DreamDergi’de yazdım.

-İş dışında neler yapıyorsunuz?

Aslında benim iş dışındaki uğraşlarım işim gibi yani hobi olarak fotoğraf çekiyorum, profesyonel olarak da bunu yapıyorum. Londralı bir fotoğrafçıyla İstanbul Sanat galerisinde ‘Modern İstanbul’un Modern yüzü’ diye bir sergi açmıştık mesela. Ayrıca moda fotoğrafçılığı yapıp bu işten para kazandım. Birçok önemli fotoğraf yarışmasında dereceler aldım. Bu işin eğitimini veriyorum, yani ne oldu hobim işim oldu. Mesela perküsyon çalmayı da çok seviyorum ve şirketlere eğitimlere gittiğimizde çaktırmadan perküsyon çalan arkadaşların arasında bende yer alıyorum, sanki patron değilmişim gibi. Keyif aldığım şeyleri paraya çevirmekten mutluyum, para mutluluk getirmedi, mutluluk para getirdi, bende tersi oldu. Ama o da algılarının açık olup bunu değerlendirebilmekle ilgili.

Delik deşik CV olmaz

-Gençlere ne tavsiye edersiniz?

Kariyer üniversitede başlıyor maalesef şimdi öyle. O yüzden ben üniversitede laylaylom gezeyim, tozayım maalesef öyle bir lüksünüz yok. Bu arada ben gezip tozdum ama bunu iş olarak yaptığım için biraz daha şanslıyım. Yapabilirseniz siz de yapın tavsiye ederim. Ben Uludağ’a tatile girmek istediğimde Uludağ turu düzenliyordum. Hep beraber gidiyorduk. Orada tek para harcamayan ben oluyordum, hatta üste para kazanan. Arkadaşlarım ‘Yahu adam eğlenirken para kazanmanın formülünü çözmüş’ diyorlardı. Üniversitede deneyimler yaşayıp ileriki yaşamında ne yapıp yapamayacağını bulmak gerekiyor. Deneyip devam etmek ya da olmuyorsa deneyip bırakmak ama ileride nasıl bir yolda yürüyeceğini belirlemen gerekiyor. Üniversitede bu özgürlüğe sahipsin. Yoksa ileride iki ay bir yerde üç ay başka bir yerde çalışıp olmayınca bırakmış bir adam olarak delik deşik bir cv’in olur. Bu cv ile başka bir yere başvurduğunda kabul edilmen zor olur.

Hem çalarım hem söylerim

83 doğumlu, Çanakkale- Karabigalı. Yıldız Teknik Üniversitesi makine mühendisliği mezunu. Üniversitelilerle markaları bir araya getiren Uniaktivite ve şirketlere yönelik motivasyon atölyeleri düzenleyen M3 Works şirketleri kurucu ortağı. Aynı zamanda Park kitap adlı bir yayınevinin de sahibi. Karma ve SoulShred gruplarında vokal yapıyor, M3 Ritm Atölyesi ile 2006’dan beri perküsyon çalıyor. Debut isimli bir öykü kitabı var. Yakında iki kitabı daha çıkacak. Fortune Dergisi ve Alternatif Süreç gazetesinde köşe yazarı.

Tarih: 22/03/2011

Röportaj: Taraf Gazetesi

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir