Gün 40: Düşler Ülkesi Disneyland (Y.D.Photography)

Disneyland’e gitmek çocukluk hayalimdi ve sonunda gerçekleşti. Gördüğüm en güzel yerlerden biriydi. Düş dünyasının gerçeğe dönüşmesini öyle güzel yapmışlar ki hiç ayrılmak istemiyorsunuz.

İki parklık bilet aldık; ama tüm gün bir parkın yarısını bile gezemedim. Disneyland Park’ın yanısıra Walt Disney Studios adında ikinci bir park var. Ayrıca Disney Village adında restaurant ve hediyelik eşyacıların bulunduğu ayrı bir köy, birçok Disney oteli, golf sahası ve Disney’s Davy Crockett Ranch adında aktivite alanı var. Zamanım olsa bir hafta kalırdım 🙂

Disneyland Park giriş dışında beş ana bölüme ayrılmış durumda. Giriş bol bol hediyelik eşya mağazaları ve butikleri içeriyor. Ayrıca her oyun parkuru çıkışında özel hediyelik eşya bölümleri ve çekildiğiniz fotoğraflar bölümleri var. Her bölümün ayrı yemek alanları var. Yani giriş ücreti dışında mümkün olduğunca fazla para harcatmak için herşey düşünülmüş 🙂

Sanırım bu çıkışta hediye mağazaları ve yemek alanları tüm oyun parklarında standart. İngiltere’de  rollercoaster’larıyla ünlü Thorpe Park da bununla benzer bir sisteme sahipti.

Bu arada günlük sınırsız metro, otobüs bileti alırsanız biletle iki park giriş ücretinde %20 indirim var. Girişin 67 Euro olduğu düşünülürse hatrı sayılır bir indirim 😉

Butiklerden sonra gelen Main Street USA, 20 yüzyılın başlarında bir Amerikan kasabası görünümünde. Filmlerden (ve tabi ki çizgi filmlerden) fırlamış binalar etrafınızda!

Frontierland ortasında gölü ve adası bulunan, sizi vahşi batı sahneleriyle karşılayan, eski zamanları içeren bölüm. Göldeki üç katlı vapurla Mark Twain turu oldukça keyifli. Böylesine doğal görünen yapay bir ortamı nasıl yaptıklarına şaşıyorsunuz. Pocahontas’ın köyü de burada.

Adventureland, adı üstünde maceracıların bölümü. Indiana Jones, Karayip Korsanları gibi kahramanların mekanları burada. Karayip Korsanları bot turu gerçekten çok keyifli. Gece yarısından sonra zifiri karanlıkta batık gemilerin etrafında sandalla yol alıyorsunuz ve sağda solda korsanlar (bazen hayaletler) sizi selamlıyor.

Fantasyland, tam masal alemi. Disney klasiklerindeki tüm kahramanların mekanı. Alice’in labirentinde kaybolup (hakikaten sinir bozucu olabiliyor bazen), Peter Pan ile uçabilirsiniz.

İşte en sevdiğim bölüm: Discoveryland. Çocukluğumdan beri bilimkurguya ilgim vardır. Burası o düşlerin gerçekleştiği yer! Star Tours’ta sıra beklerken Star Wars’ın C3PO’su ve R2D2’su sizi karşılıyor, robotların tamir edilişine şahit oluyorsunuz. Sonra gemiye binip uzay yolculuğuna çıkıyorsunuz.

Toy Story’deki Buzzy Lightyear eşliğinde ışın tabancalarınızla düşman uzaylıları vuruyorsunuz. Autopia’da 1950’lerin Ford’larıyla sürüş keyfi bir harika.

Sonra saat 18 oluyor ve parkın kapanma saati geliyor. Meydanda Mickey Mouse ve arkadaşları sizi uğurlama dansı yaparken Pamuk Prenses ve Prensi, Alaaddin ve diğerleri geçit töreni düzenliyor. Siz de eliniz kolunuz hatıra eşyalar dolu çıkarak bu masal dünyasından ayrılıyorsunuz.

Bugünkü tişörtüm bugüne kadarki en çok dikkat çeken tişörttü. Gün boyunca gözleri üstümde hissettim. Sebebi üstündeki baskısı. Bakanlarla gözgöze gelince özür dileyen bile oldu rahatsız ettiği için. Çok kibar insanlar şu Fransızlar 🙂

Yıldırım Bey bir İzmirli olarak özellikle bugünü (9 Eylül) tercih etmiş. Ben de yarı İzmirli (anne tarafından) biri olarak gurur duydum.

Yıldırım Danışman Photography Hakkında:
Gelin damat fotoğrafçısı olarak hayata izmir’de devam etmekte 😉 http://www.yildirimdanisman.com

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir