Türkiye’nin En Zengini Hüsnü Özyeğin Dersimizdeydi

Türkiye’nin En Zengini Hüsnü Özyeğin Dersimizdeydi

Bu hafta Özyeğin Üniversitesi Girişimcilik Yüksek Lisans Programı’nda (MinE – Master In Entrepreneurship) ilk keynote speaker seansımızı okulumuzun kurucusu/finansörü/isim babası/baş tacı Hüsnü Özyeğin ile gerçekleştirdik. Birçok şeyi ilk defa anlatıyor olması bizim şansımızdı.

 

 

GENÇ HÜSNÜ, AMERİKA’DA

Robert College sonrası ABD’de İnşaat Mühendisliği okumaya giden genç Hüsnü’nün cebinde sadece dedesinden aldığı 1000 Amerikan Doları vardır. Okuldan arta kalan zamanlarda gündüzleri New Port Belediyesi’nde çalışırken, akşamları da garsonluk yapar. Para idarisini tuttuğu küçük bir defterle yapan Özyeğin, harcadığı her kuruşu buraya yazar. Bu hassasiyet sayesinde para dengesini kurarak okumayı sürdürebilir. Hatta bu hassasiyet o kadar yüksektir ki çıktığı kızlarla yaptığı harcamaları bile yazar: “Sally ile sinema: 4,5 $” J

İlk girişimciliği 23 yaşında, yüksek lisansını yaptığı Harvard’ın ızgara yapan büfesini çalıştırmak olmuş. Mezun olacak eski sahibinden devralıp akşamları diğer öğrencilere Hamburger yapıp satarmış. Eski sahibi bulaşık için ayrı, temizlik için ayrı eleman çalıştırırken Hüsnü Bey bunların hepsini tek başına yapmış. Böylece çok daha fazla para biriktirebilmiş.

Harvard onu kabul ettiğinde ne ABD vatandaşlığı, ne Greencard’ı varmış. Üniversiteden öğrenim kredisi alabilmesinin bu koşullardaki tek yolu bir ABD’li kefilmiş. Oturduğu ev sahiplerini ikna ederek borç almış ve tüm borcunu bu ızgara büfesiyle ödemiş.

BAŞARISIZLIKTAN ÖĞRENİLECEKLER

Türkiye’ye döndüğünde Çukurova Holding’de çalışmaya başlayan Özyeğin, işten bir arkadaşıyla iç çamaşır lastiği işine girmiş. ABD’de biriktirip getirdiği 50000 Doları da böylece kaybetmiş. “Senede üç beş defa gittiğiniz iş batmaya mahkumdur” diyen Özyeğin, “Başarısızlıktan öğrenilecekler başarıdan fazladır” diyor.

 

“Profesyonel yönetici olmadan girişimci olmayın. 5 Yıl yöneticilik yapın, güçlü ve zayıf yönlerinizi görün”

 

Bundan sonra 13 yıl bu tarz riskler almayıp çalışmayı sürdüren Özyeğin, sırasıyla Pamukbank ve Yapıkredi’nin Genel Müdürü olur. Ardından sahip olduğu iki evi satıp kiraya geçerler ve Finansbank’ın kuruluş sermayesini toparlarlar. Gümüşsuyu Caddesi’nde bir binanın 6 ve 7. Katlarında başlayan yolculuk 7000 kişinin çalıştığı 250 şubeye kadar sürer.

8 Milyon dolara kurulan Finansbank, 19 yıl sonra 5,5 milyar dolara satılır.  “Eğer bir iş o sektörde astronomik bir fiyata çıkarsa satmak zorundasınız. O fırsatı kaçırırsanız yazık olur” diyor Hüsnü Bey, Türkiye’de bir işi satmanın hoş karşılanmadığını ve bunun kırılması gerektiğini anımsatırken.

 

“İnşaat mühendisliği okumasam psikoloji okurdum. İş hayatında en önemli şey insan davranışlarıdır”

 

Sattıktan sonra da bir süre Finansbank Genel Müdürlüğü’nü sürdüren Özyeğin’in şu an 11 farklı ülkede bankacılık başta olmak üzere çeşitli yatırımları bulunuyor. Hüsnü Özyeğin, Forbes 2010 listesine göre Türkiye’nin en zengin, dünyanın 221.nen zengin insanı.

Hüsnü Özyeğin, 2007 yılında Özyeğin Vakfı aracılığıyla kurulan Özyeğin Üniversitesi ile ülkemize hizmet etmeye devam ediyor.


Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir