ITB Berlin’de Türkiye ve Sosyal Medya
Bu yılki ITB Berlin Turizm Fuarı’na iki şey damgasını vurdu: Türkiye ve Sosyal Medya. Artık “fes takıp develere mi biniyorsunuz?” sorularını aşan Türkiye ile tüm gezi planlarını sosyal medya etkileşimli yapan yeni nesil gündemdeydi. Peki bu ikisi ne kadar birbiriyle buluşuyordu?
Almanya’nın gerek Avrupa’daki konumu gerek tecrübesi ile fuar organizasyon başarısını daha önce katıldığım Frankfurt Musicmesse’den (Müzik Fuarı) biliyordum. M3 Works’ün Türkiye’de başarıyla düzenlenen Emitt Turizm Fuarı açılış gösterilerini organize etmesi ve verimli geçen fuar sonrasında Berlin ITB’ye de katılmaya karar verdik.
Başarılı şehir planlaması ve yönetimine sahip Berlin’in bu kez modern taraflarını keşfettikten sonra fuarda aldım soluğu. 5-9 Mart arasında gerçekleşen fuarın ilk iki günü, Emitt’teki gibi turizm profesyonelleri, son iki günü genel katılıma açık olarak düzenlenmiş. Katılım ücretleri de haftasonu daha ucuz.
Daha Messe Berlin’in dış cephesinde Türkiye etkisini hissetmek mümkün. Yılın sponsor ülkesi Meksika ve dev bir banner’la temsil ediliyor. Ama etrafta o kadar çok irili ufaklı “Türkei HOME” konseptli banner, rollup var ki sanırsınız bir diğer sponsor da ülkemiz. Sloganları ve bunlara uygun görselleri de oldukça beğendim: Home of Simit. Home of SchwarzerTee (Çay), Home of Kapadokya…
Yirmi civarı salonda gerçekleşen fuarda “ilk hedefimiz Türkiye, ileri!” nidalarıyla yola çıksam da rota boyunca birbirinden güzel standlar boynunuzu çevirmekten ağrıtarak yürümenize yol açıyor.
Türkiye’nin bulunduğu 3.2 salonunda ise adeta küçük bir Anadolu kurulmuş. İstanbul, Antalya, Çeşme, Kapadokya, Mardin… Tüm güzelliklerimize özel standlarla tüm alanı etkisi altına almış. Ermenistan, Bulgaristan gibi birkaç ülke de salonun kenarlarına –ben yüzölçümü oranına benzettim- yerleşmiş durumda. Sanırım daha büyük stand alanı olan bir ülke yoktur.
Bu arada Türkiye salonu girişinde bir artırılmış gerçeklik uygulaması olarak Kinect teknolojisi kullanılan Kapadokya yamaç paraşütü turunu pek beğendiğimi söylemek isterim.
Farklı standları gezerken iki salonun da teknolojiye ayrılmış olduğunu gördüm. Seminerlerin bir çoğu ise sosyal medya ve değişen tüketici alışkanlıkları yönündeydi.
CatharinaFischer’ın yönettiği Turizm Endüstrisinde Sosyal Web Fırsatları ve Riskleri başlıklı oturumda blogger’ların yeni trendleri belirlemede ne kadar önemli ve yol gösterici oldukları anlatıldı. Yeni kampanyalar düzenlenirken blogger’larla birlikte planlama yapılması ve risklerin en aza indirgenmesinde bu planlamanın öneminden bahsedildi.
ThorbenGrosser’ın Etkinlik Uygulamaları adlı sunumunda gerçekten bu etkinliklere ihtiyaç olup olmadığı örneklerle tartışıldı. Kuru bir web uyarlamasının hayal kırıklığı yarattığı ve etkinlik algısını olumsuz etkilediği, etkin ve özel bir uygulamanın ne kadar verimli olduğu gösterildi.
Bu arada yeri gelmişken ben de ITB Berlin uygulamasını çok beğendim. Kategorize edilmiş katılımcıların açıklamalarını okurken ilgimi çekenleri favorilere ekleyip notlar alarak sırayla ziyaret ettim. Ayrıca saat saat seminerleri gördüğüm için istediğim sunumları kaçırmadım. Bunun benzerini istediğimizi sizler adına Emitt yetkililerine de ilettim J Umuyorum seneye bizim de etkinliklerimizde böyle başarılı uygulamalar olur.