Herkes Cennete Gitmek İster Ama Kimse Ölmek İstemez
Bugün yakın bir arkadaşım iki yıla yakın zamanda milyonlarca dolar ciro yaptıktan sonra kapatmak zorunda kaldığı işini çevresiyle paylaşmak durumunda kaldı. Kısa zamanda büyük başarı yakalayan şirket umut veriyordu; ama sonra işler istediği gibi gitmedi. Bu ilk şirket kapatması değildi aslında. Kariyerinde birçok başarısızlık öyküsü olduğu kadar başarı öyküsü de var ve ben bunlardan çıkardığı derslerle çok daha başarılı olacağına inanıyorum.
“Herkes cennete gitmek ister ama kimse ölmek istemez” der bir Teksas/Meksika deyişi. Dünyevi cennete ulaşmak için de önce kaybetmeyi bilmek gerekiyor.
Kaybetmekten korkan kişiler kaybedenlerdir. Dört bir cephede kaybedip yedi düvele meydan okuyan bir milletin evlatlarıyız. Savaş meydanındaki ilk yenilgilerde -dikkat edin bir değil birçok yenilgi- pes edip kaybetmeyi kabul etseydik, kimbilir ülkece ne halde olurduk?
Defalarca şirket batırdım, defalarca işlerim iptal oldu, borca girdim. Ancak azimle, sıkı çalışarak ülkemizin en saygın şirketleriyle çalışan bir şirketim olabildi.
Daha bugün Hürriyet’te çıkan bir haberi paylaşayım: “Trabzonlu Ali Karadeniz’in, Trabzon-İstanbul arası çalışan tek otobüsünü satarak Bayrampaşa’da kurduğu Hakan Plastik, 2001’de yangınla kül oldu. Yılmadan yeniden fabrika kuran Ali Karadeniz’in firması daha da hızlı büyüdü ve 2008’de 117 milyon lira ciro yaptı. Hakan Plastik, şimdi Zafer Karadeniz’in yönetiminde 60 ülkeye ihracat yapıyor.” (Haber için tıklayın)
Otoriteler tarafından dünyanın gelmiş geçmiş en iyi basketbolcusu sayılan Michael Jordan‘ın meşhur bir hikayesi vardır. Şöyle der: “Kariyerim boyunca 9000’den fazla şut kaçırdım. 300’e yakın maç kaybettim. 26 kez, maçı kazandıracak son şutu atmam için bana güvenildiğinde, kaçırdım. Hayatım boyunca defalarca ama defalarca başarısız oldum. İşte bu yüzden başardım.”
Kaybetmekten korkan kimse başarılı olamaz. Başarısızlık, başarının bir aşaması olarak değerlendirildiğinde başarı getirir.