Ritm Tut, Stres At!

Ritm Tut, Stres At!

Kızılderililerin haberleşme aracı olarak kullandıkları ritim, günümüzde artık stres atmak için sevilen bir uğraş haline geldi. M3 Ritm Atölyesi’ne devam eden ve katılımcılarının çoğunu gençlerin oluşturduğu birçok kişi hayatın stresine karşı ritim tutuyor. İstiklal’den aşağı yürürken kitapçılardan yükselen müzikler eşlik eder insana. Müzik aletlerinin satıldığı, arka sokaklarında müzik stüdyolarının hayat bulduğu Tünel’e varıldığında atmosfer değişir. Kimi zaman acemi ellerden çıkan keman, ud, gitar sesleri duyulur etraftan. Tüm bu seslerin arasında bir grup insanın aynı anda ritim tuttuğunu duyarsanız sakın şaşırmayın. Zira Tünel’de bir stüdyoda bir araya gelen gençler birlikte ritim tutabilmek için bir yandan azami gayret sarf ediyor, diğer taraftan da eğleniyor. Onların amacı çoğu zaman Türkiye’deki yüzlerce genç gibi profesyonel olarak müziğe adım atmak oluyor. Fakat heveslisi olduğumuz her şey her zaman ne yazık ki gerçekleşmiyor. Ama bazen profesyonel olarak yapmayı başaramasak bile bu yolda attığımız bir adım yeni bir hobi sahibi olmamızı ve stresten kurtulmamızı sağlayabiliyor. Kadıköy ve Taksim’de perküsyon eğitimi veren M3 Ritm Atölyesi’nin kapısını çoğu zaman hayatına ritim katmak isteyen gençler çalıyor. Beş-altı kişilik gruplar oluşturup, bir araya gelen gençlerin, çoğu zaman amacı burada öğrendikleri ile ileride profesyonel müzik hayatına katkıda bulunmak. Fakat bir kere ritim tutmaya başladın mı istek orada kalmıyor. Kent hayatının yoğunluğu, günlük yüklenen strese veda etmek isteyenler ritmin peşini bırakmıyor. Eski bir Kızılderili özdeyişi şöyle der: Baş ve işaret parmağınızla bileğinizi tutun; işte ritim budur. Yani ritim doğuştan hepimizin içinde fakat açığa çıkmak için fırsat kolluyor. Bir zamanlar Kızılderililerin haberleşme ve şölenlerinde kullandığı ritim, günümüzde yoğun olarak eğitim ve terapi amaçlı kullanılıyor. Stresten uzaklaşmak için ritim tutanların toplandığı M3 Ritm Atölyesi’nde eğitimler üç şekilde veriliyor. Doğu perküsyon, bildiğimiz Türk ritimleri ve Türk enstrümanları olan darbuka, tef, bendir, davul gibi aletleri kapsıyor. Latin perküsyonda samba, çaça, rumba, salsa, bossanova gibi latin, küban ritimlerini konga, tumba, marakas, shaker gibi aletlerle çalışılıyor. Brezilya perküsyon ise, TV’lerde izlediğimiz Rio De Jeneiro’daki dev samba festivallerindeki batucadaki gibi ritimleri surdo, agogo, şokalyo gibi enstrümanlarla çalınıyor. Fakat çok fazla çeşidi olan ritmin farklı versiyonlarının zamanla M3 Ritm Atölyesi’nde verileceğini de Erdem Genç’ten öğreniyoruz. M3 Ritm Atölyesi’nde dersleri Türkiye’de konservatuarların perküsyon bölümlerinden mezun kişiler ya da ‘alaylı’ tabir edilen usta-çırak ilişkisiyle yetişmiş perküsyoncular veriyor. Müziğin ritim ve melodiden oluştuğunu söyleyen Erdem Genç ritim eğitimi veriyor olmalarına rağmen melodi kısmını es geçmediklerini söylüyor. M3 Ritm Atölyesi’ne gidip stresten kurtulmak için ritim tutanların yoğunluğunu gençler oluştursa da 60’ını devirmiş hanımlar-beyler, 7 yaşındaki çocuğunu koluna takıp getiren anne-babalar da yok değil. Hatta ritim derslerine gelip eğitimini tamamladıktan sonra belediye orkestralarında sahne alan 50-60’lık insanlar dahi var. Yani herkesin ritim derslerinden beklentisi farklı. Gençler bir müzik grubu kurabilmek hayali ile, anne-babalar aile bağlarını güçlendirmek için, çalışanlar iş streslerini atmak için M3 Ritm Atölyesi’ni tercih ediyor. Müziği dinleyen değil üreten tarafta yer almak istiyorsanız, stresinizi atmak için ritmin sesine kulak vermeye niyetiniz varsa kendinizden bir şey katarak var olacağınız M3 Ritm Atölyesi’ne en azından misafir olarak uğramanızı tavsiye ediyoruz.

Tarih: 12/09/2008

Röportaj: Türkiye Gazetesi

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir